Keşke Babamda Görseydi! Sadece Türkiye’nin değil dünyanın en önemli çini sanatçısı Unesco Yaşayan İnsan Hazinesi Ödüllü Sıtkı Olçar ve çini sanatçısı kızı Nida Olçar, ortak bir sergiyle İstanbullularla buluşuyor.
Usta çırak ilişkisi ile yola çıkan Nida Olçar’ın ve babası Sıtkı Usta’nın eserlerinden oluşan “Sıtkı Kütahya Koleksiyonu Nida Olçar Sergisi” 14 Şubat 2022 tarihinde İstanbul Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı Dolmabahçe Sanat Galerisi’nde açılıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Mustafa Şentop’un himayelerinde gerçekleştirilen sergi, 25 Şubat 2022 tarihine kadar ziyarete açık kalacak.
Dolmabahçe Sarayı’nın mutfak kısmında yer alan sergi salonunda 2010 yılında kaybettiğimiz Sıtkı Olçar’ın ender parçalarından çini balık, çini sefer tasları, Keşkül-ü Fukara Kapları, çini sahanlar ve şifa kapları yer alıyor.
Bir Kütahya sevdalısı Çini ustası Sıtkı Olçar, taklitten uzak Selçuklu, Osmanlı çini ve seramik sanatını yeniden yorumlayarak klasik formların dışında eserler üretir. 16. yüzyıldan beri, İznik ve Kütahya’da kullanılmayan mercan kırmızısı üzerine çalışmalar yapar ve mercan kırmızısına tekrar hayat verir. “Asıl ustam Kütahya”dır diye çıktığı yolda yeni form, teknik ve desenlerle geleneksel seramik sanatına yeni bir boyut ve dinamizm kazandırır. Kütahya’dan hiç kopmayan Sıtkı Usta “Çininin Picasso’su”, “Çini Dervişi” olarak anılır ve bir dünya markası olur. Bunun bilincinde olmasına rağmen, sanki bütün bu başarılara imza atan kendisi değilmişçesine tevazuyu elden bırakmayan Olçar’a, 2008 yılında UNESCO tarafından “Yaşayan İnsan Hazinesi” ödülü verilir. Sadece sanatı değil, memleketi Kütahya’yı tanıtmak, şehre hareket getirmek için muhtelif konularda faaliyetleri, yardımseverliği, sevecenliği, doğal mütevazı kişiliği ve en önemlisi insanlığıyla tanınır. Çini sanatına tutkuyla bağlı usta-sanatçı Sıtkı Olçar’ın anısını yaşatmak üzere, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla 2017 yılında Sıtkı Olçar Çini Müzesi kurulur. Eski sanatçıların gizemini, kavranamayan becerisini ve yeteneğini öğrenmesi için yanlarına verilen çıraklar, bir süre sonra olgunlaşıp iyi birer sanatkâr haline geldiklerinde, ustasından el alırmış. Diğer bir deyişle usta, becerisini ve yeteneğini yetiştirdiği çırağına miras bırakırmış…
Küçük yaşlardan beri babasının yanında çini sanatını öğrenen, sanatın içinde bir nevi yoğrulan seramik sanatçısı Nida Olçar, babası Sıtkı Usta’dan devraldığı sanat atölyesinde ondan “aldığı el” ile geleneksel el sanatlarının modern hatlarında tasarladığı çiniler ile Sıtkı Usta’nın çinilerini ölümsüzleştirirken aynı zamanda babasına vefa borcunu da ödemeye devam etmektedir. Babasının çalışmalarını kopyalamayan, babasına ve sanatına saygı gereği, eserlerini ‘Sıtkı II’ olarak imzalayan Olçar, daha önce çiniye uygulanmamış form ve uygulamaları hayata geçirir. Çiniden şifa tasları, çeşmeler, keşkül-ü fukara kapları üretir. Çini ve seramikte dünyada ilk kez uygulanan mozaik tekniğini kullanarak farklı formlarda birçok eser hayata geçiren Olçar, kök boyalar kullanıp, kaz tüyü ve dişi merkep kılından yapılan fırçalarla, çiniciliği tam manasıyla yaşatmaya devam ediyor.
Zengin bir kültürel birikime sahip Anadolu coğrafyası tarih boyunca birçok medeniyete ve onların kültürel üretimlerine ev sahipliği yapmıştır. Ateşin sanatı olarak bilinen ve geleneksel sanatlarımız arasında önemli bir yeri olan çini sanatı da bu hazinelerimizden biridir. İznik, uzun yıllar Türk çiniciliğinin önemli üretim merkezidir. 17. yüzyıldan itibaren, şehzadeler kenti Kütahya da zengin kil yatakları ile çini üretimine katılarak çini sanatını altın çağına ulaştırmıştır. Keşke Babamda Görseydi!
