Dostları Buluşturan “Eriyen Hatıralar”

Uluslararası çağdaş sanat dünyasına kapılarını açan PİLEVNELİ, dünyaca ünlü Türk yeni medya sanatçısı, yönetmen ve tasarımcı Refik Anadol’un “Eriyen Hatıralar” adlı sergisine ev sahipliği yapıyor.

Dostları Buluşturan “Eriyen Hatıralar”

Dostları Buluşturan “Eriyen Hatıralar”! Uluslararası çağdaş sanat dünyasına kapılarını açan PİLEVNELİ, dünyaca ünlü Türk yeni medya sanatçısı, yönetmen ve tasarımcı Refik Anadol’un “Eriyen Hatıralar” adlı sergisine ev sahipliği yapıyor.

PİLEVNELİ kurucusu Murat Pilevneli ve sanatçı Refik Anadol ev sahipliğinde yapılan sergi açılışına sanat, cemiyet ve iş dünyasından Sitare Akdilek, Ayşegül Dinçkök, Sinem Yıldırım, Tilda Tezman, İnci Aksoy, Gökçe-Ferit Meriçten, Esra Civelek ve Mustafa Taviloğlu gibi isimler katıldı. Samsung, Godiva, Nespresso ve Jotun’un katkılarıyla gerçekleştirilen  “Eriyen Hatıralar”, Anadol’un 2012 yılında Pilevneli Project’te gerçekleştirdiği sergiden sonra Türkiye’deki ikinci kişisel galeri sergisidir. Sergi açılışı öncesinde, Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) yararına Refik Anadol eşliğinde özel ziyaret ve yeni medya sanatı ve “Eriyen Hatıralar” sergisi üzerine bir söyleşi de gerçekleştirildi.

Refik Anadol’un 7 Şubat – 10 Mart tarihleri arasında PİLEVNELİ’de gösterimde olacak sergisi “Eriyen Hatıralar”, insanoğlunun anılar ve bellekle ilişkisini son teknolojinin yardımıyla ve beynin olanaklarının sınırsızlığına yoğunlaşarak ele alıyor. Sanatçı 20. yüzyılın başından itibaren sanat ve edebiyat dünyasını meşgul eden “hatıralar nedir ve bize ne anlatırlar?” sorusunun, geçmişle bağlantı kurmanın nispeten kolaylaştığı bu yüzyılda “hatıralar ile ne yapılabilir?” sorusuna dönüştüğüne inanıyor.

Dostları Buluşturan “Eriyen Hatıralar”! İşlerinin temelinde her türlü veriyi görsel materyale dönüştürmek yatan Anadol, bireyin en mahrem verisi olan anıları ve onları hatırlama sürecini, beynin maddeselliğini de gözler önüne seren bir süzgeçten geçiriyor. İleri teknolojiyi ustalıkla manipüle ederek sanatın ve bilimin kesiştiği noktada durmanın sanatçıya tanıdığı olanaklara dikkat çekiyor ve makina zekâsının ferdiyet ve mahremiyetle savaş halinde olmadığı bir sanat alanının ihtimalini sorguluyor. Antik Mısır’dan Orta Çağ’a kadar birçok düşünür, René Descartes’ın algı konusundaki tezleri, nörolojik hastalıklarla ilgili tıbbi çalışmalar ve geçtiğimiz yıl vizyona giren “Blade Runner 2049/Bıçak Sırtı 2049” filmi Refik Anadol’un üretim sürecine giden yoldaki ilham kaynakları arasında. Anadol bu sergide yer alan işlerini, bir anıyı hatırladığımız esnada beynimizde oluşan hareketlerin Kaliforniya Üniversitesi nöroloji laboratuvarlarında kullanılan üstün araştırma odaklı bir beyin dalgası sensörü aracılığıyla algoritmalara dönüştürülmesi fikrinden yola çıkarak üretti. Hatıraların içeriğine değil de hatırlama eyleminin beynin karanlık odalarında yol açtığı titreşimlere odaklanarak oluşturulan bu algoritmalar, aynı zamanda çağdaş sanatta temsil konusunu yeni bir boyuta taşıyan görsellerin yapı taşları. İzleyiciler bu sergide yer alan heykelleri ve üç boyutlu tuvalleri, mimari ölçekli LED ekranlarda ışık ve projeksiyonlar eşliğinde deneyimleyebilecekler.

İlginizi Çekebilir