Cunda’da Tarihi Despot Evi’ne Yolculuk! Keşfedilmiş en güzel Ege kasabalarından biri olan Cunda’nın girişinde yükselen ve bu küçük yerleşim yerinin tüm geçmişine tanıklık etmiş Despot Evi günümüze taşınıyor. Tüm yıl boyunca açık kalan Despot Evi, misafirlerine kendilerini sofistike bir masalın kahramanı gibi hissettiriyor.
Cunda Despot Evi; her şeyi zamanın ötesinde yaşarken, adanın el değmemiş doğal dokusuyla her nefeste kendini tamamlayan bir deneyim; güneşi selamlayan bir hayal…
Cunda adasının simgelerinden biri olan Despot Evi, içinde bulunduğu atmosferin dokusuyla uyumlu mimarisi, yumuşak güneş ışığı, deniz kokan esintisi ve mükemmel manzarasıyla misafirlerini ağırlıyor. Yüksek tavanları, masalsı dokusu, dünya mutfağından örnekler sunan restoranı 1862, Ege’nin birbirinden eşsiz bitki özleri, zeytin ağacı yağlarıyla yorgun zihne ve bedene huzur katan Yund SPA’sı ile Despot Evi günümüzün konforunda ve yalınlığında, geçmişin izlerini bugüne sunuyor.
Tarihi Adadaki Yerleşimle Birlikte Başlıyor
Despot Evi, bu özel adanın anıt eser olarak tescillenmiş önemli simgesel yapısı olma özelliğini taşıyor. Tarihi, adada yerleşimin başladığı 1800’lü yıllara dayanıyor. Despot Evi’nin tam karşısındaki Tavuk Adası’nda Grigorios Gudohiras adlı küçük bir çocuğun doğuşuyla bu hikaye başlıyor. Cunda’dan Avrupa’ya açılarak büyük bir din adamı ve müteahhit olan Gudohiras (Despot) yıllar sonra doğduğu topraklara gelince Despot Evi’ni inşa ediyor. Despot’un büyük uğraş ve masraflarla kendisi için inşa ettirdiği evi yalnızca anıtsal büyüklüğüyle değil, aynı zamanda gösterişli iç dekorasyonu ve Antik Yunan tapınaklarından ilham alan özgün mimarisiyle de diğer yapılardan ayrılıyor. Despot Evi’nde hemen karşısında bulunan Tavuk Adası’ndaki Prodromos (Aya Yani) Manastırı’na bakarak babasını ve gençlik günlerini bolca yad ediyor. Evinin bir zamanlar tam önünde bulunmuş küçük iskeleden hareketle Despot bir zamanlar babasının görev yaptığı bu manastıra kayıkla ziyaretlerde bulunuyor. Bu güzel ve anılarla dolu yıllar Despot’un serveti nedeniyle öldürülmesiyle son buluyor.
Metruk Zamanlar
14 yıl boyunca bu evde yaşayan Despot’un ölümünden sonra 1877’de bir süre boş kalan binanın mobilyaları da bu sırada elden çıkartılıyor. Yapının mülkiyeti 1893’te Osmanlılara geçiyor ve hükümet konağı olarak kullanılmaya başlanıyor. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Yunanlar tarafından yetimhane ve okul olarak kullanılan yapı, işgal sonrası dönemde de bu işlevlerini sürdürüyor. Son 40 yıldır metruk bir bina olan Despot Evi, yıllar sonra bu kez tarihte bambaşka ve daha zarif izler bırakmak için kapılarını açıyor.
Cunda’da Tarihi Despot Evi’ne Yolculuk!
Restorasyonda Aslına Sadık Kalındı
2015 yılında restorasyonuna başlanılan Despot Evi’nin; Cunda’nın ilk neoklasik üsluptaki yapısı olma ve ağırlıklı olarak sarımsak taşından inşa edilme gibi özellikleri korunuyor. Özellikle üst katlar incelikli ahşap ve tuğla işçiliği modernize edilerek göz kamaştırıcı bir işçilikle yeniden hayat buluyor. Tüm bu yaşanmışlıkların her bir yapısına yansıdığı Cunda Despot Evi, geçmişin insanı içine alan çarpıcılığına ve aşkın büyüsüne sarılı bir otel. Geçmişe ve bir dolu anıya sessizce ev sahipliği yapmış, tarihe hayat veren 6’sı süit olmak üzere 28 farklı odasındaki her detay özenle düşünülmüş. Zarafet ve konforu bir arada sunan her biri farklı özelliklere sahip 28 odanın her biri bütünün parçalarını oluşturuyor.
Yund SPA ile Ege’deki o ‘An’da Kalmak
Denize sıfır konumuyla Cunda Despot Evi’nin hemen kıyısında Despot’un Tavuk Adası’na yaptığı ziyaretlerde kullandığı küçük bir iskele bulunuyor. Açık havuzu, dinlenme alanlarıyla yazın deniz tatilinin favorisi olan otel, kışın ise büyük şehirden kaçış için alternatiflerden biri. İstanbul’a yakınlığıyla dikkati çeken ve Balıkesir Koca Seyit Havaalanı’na 45 kilometre yakınlıkta yer alan Cunda Despot Evi, bünyesindeki Yunda SPA ile de modern bir konaklama hikayesi sunuyor. Adanın tertemiz doğasından gelen sağlıkla Yund Spa; shiatsu, refleksoloji, geleneksel hamam deneyimi ve imza masajlarıyla Ege’nin şifasını beden ve ruha taşıyor.
Cunda’da Tarihi Despot Evi’ne Yolculuk!
1862’de Türk ve Dünya Mutfağı
Despot Evi’nin sadece kendi misafirlerine değil tüm ada ziyaretçilerine kapılarını açan restoranının adı da tarihinden geliyor. Yapının inşa edildiği tarihe vurgu yapan 1862, şefi Fırat Siriş’in lezzetleriyle Türk mutfağının yanı sıra dünya mutfağından da başarılı örnekler sunuyor. Özenle hazırlanan menüden seçkiler, gökyüzü ve denizin güneşle buluştuğu manzarada konuklarla buluşuyor.
Her sokağı kendine has özellikleri, taş evleriyle keşif macerası olan Cunda’da Taş Kahve, Aşıklar Tepesi, Rahmi Koç Müzesi, Yel Değirmeni, Agios Yaninis Kilisesi otelden yürüyerek gidilebilecek yerler arasında bulunuyor. Ayışığı Manastırı ve Taksiyarhis Kilisesi de kısa bir yolculukla ziyaret edilebilecek tarihi yapılardan. Sabahın ilk ışıklarıyla balığa çıkmış balıkçı teknelerini sahilde karşılamak, adanın kendine has zeytinyağları, el işi tezgahları, otantik dükkanlarını keşfetmek ya da sahilden kalkan küçük teknelerle denizin tekneye yalpaladığı sesleri dinleyerek huzurla Ayvalık’a geçmek de Cunda’da yapılacak en güzel aktivitelerden.
Despot Evi’nin Tarihsel Yolculuğu
1862 – Yunanistan’ın devlet olduğu gün Rum halkının sevinçten verdiği bağışlarla, Yunan egemenliği altındaki doğum yeri olan Cunda’ya gelen “Despot” (din adamı), 1862 yılında Despot Evi olarak bilinen binayı inşa ettirdi.
1877 – Despot’un ölümünden sonra, Osmanlı Devleti, Despot Evi’ni Sine Kilisesi’nden satın alarak Hükümet Binası olarak kullanmaya başladı.
1921 – “Öksüzler Yurdu” olarak kullanılmaya başlanan yapı, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasıyla mübadele ile gelen Türkler tarafından hem ilkokul hem de öksüzler yurdu olarak hizmet vermeye devam etti.
1973 – ‘Hayat Bayram Olsa’ ve ‘Kambur’ filmlerinin çekimlerine ev sahipliği yaptı.
1976 – ‘Ah dede Vah dede’ filmine mekan oldu.
1980 – Öksüzler yurdu yeni binasına taşınınca Despot Evi terkedildi; metruk hale gelen ve yıllar içerisinde depremler, yangınlar, yağmalamalar geçiren bina, özellikle öksüzler yurdu ve ilkokul olarak kullanıldığı dönemde özgün yapıya yapılan uyumsuz müdahalelerle deformasyona uğradı.
1986 – Terkedilmiş bir halde yer alan bina Av Zamanı filminin ana mekanı oldu. Bu durum Cunda Despot Evi’nin metruk haliyle bile ne kadar ihtişamlı olduğunun ortaya koydu.
2015 – Metruk ve kullanılamaz bir hale gelen binanın 2015 yılında Kültür Bakanlığı’ndan kiralanmasıyla; tarihi simgesel yapıyı özgün dokusuna zarar vermeden, Despot Evi’ni yeni organizasyon şemasıyla otel olarak tasarlandı. 2019’a gelindiğinde restorasyon uygulama tamamlanarak, Despot Evi kapılarını açtı.