Sağlık teknolojilerinin gelişimine paralel olarak günümüzde birçok estetik uygulaması yapılıyor. En sık tercih edilen uygulamaların başında ise toplumda özellikle yüzündeki herhangi bir bölgenin görünümünden memnun olmayan ancak bıçak altına da yatmak istemeyen kişilerin başvurduğu dolgu uygulamaları geliyor. Uzmanlar ise dolgu uygulamalarının yalnızca şekillendirme için yapıldığı yönünde yanlış bir kanı oluştuğuna dikkat çekiyor. Dermatoloji Uzmanı Dr. Hande Ulusal, “Toplumdaki genel kanının aksine dolguların tek etkisi şekillendirme değildir, aynı zamanda cildin gençleşmesini sağlar. Dolgular cildin türüne, yaşına, daha önce geçirdiği işlemlere ve gençleştirilmek istenen bölgenin ihtiyaçlarına uygun olarak uygulandığında cilt için bir tedavi niteliği de taşır.” dedi.
Yaşlanmayla oluşan cilt hasarlarını gideriyor
Cildin çevresel ve genetik faktörlere bağlı olarak yaşlandığını belirten Dr. Hande Ulusal, ciltte meydana gelen hasarların dolgu uygulamalarıyla giderilebileceğini belirtti. Hande Ulusal, “Genetik ve çevresel faktörler yaşlanma sürecini belirler. Bu süreçte özellikle cildimize sıkılık ve esneklik veren kollajenin yapısı bozulur ve hasar görür. Elmacık kemiklerinin dolgunluğu azalır, yanaklarda boşalma ve aşağı sarkma meydana gelir, burnun olduğundan daha fazla derinleşmesi gibi durumlar ortaya çıkar, gülme hatları belirginleşir, sigara hatları daha net bir şekilde görünür, dudakta kasılma ve ağız kenarında sarkma gibi görüntüler oluşabilir. Hyaluronik asit ise dolgu uygulamalarında en çok kullanılan dolgu maddesidir. Cildimiz yaşlandıkça hyaluronik asit miktarında da azalma meydana gelir. Dolgu uygulamalarında, hyaluronik asit, küçük iğneler yardımıyla cilt altındaki problemli olan yerlere enjekte edilir. Jel kıvamındaki hyaluronik asit cildin su tutma kapasitesini artırarak yoğunluk sağlar ve cildi iyileştirir.” ifadelerini kullandı.
Tedavi edici özelliği de bulunuyor
Dolguların ciltteki mevcut kusurları kapatmasının yanı sıra tedavi edici özelliği olduğuna da dikkat çeken Hande Ulusal, “Hyaluronik asit, cildi pürüzsüz ve esnek tutmaya yardımcı olur, akne izlerini önler, dokuların tamir edilmesini ve elastikliğin korunmasını sağlar. Bu özelliği sayesinde cildin yaşlanmasının da önüne geçer. Aynı zamanda kollajen liflerinin oluşumuna ve bakımına yardımcı olur, cilt iltihabı ve tahriş ile savaşır. Öte yandan yaşlandıkça hücre mitoz hızı azalır, bu sebeple hücresel yenilenme ve onarım süreci de yavaşlar. Hyaluronik asidin varlığı, bu durumu tersine çevirmede de önemli rol oynar. Kaş arası, nazolabial bölge ve dudak üstündeki dikey çizgiler ise en sık uygulama alanlarıdır.” dedi.
Püf nokta bütünsel yaklaşım
Dolgu uygulamalarında hastanın şikayetçi olduğu sorunları tetikleyen sebepleri bulmanın kritik önem taşıdığının da altını çizen Hande Ulusal, “Hastaya yapılacak dolgu işlemini hastanın doku kalitesi belirler. Dolgu uygulamalarından en sağlıklı sonucu almak ise sadece hastanın dile getirdiği soruna yönelik işlem yapmaya değil sorunun temelinde ne olduğunu saptayarak gerekli desteği vermeye bağlıdır. Yani bütünsel bir yaklaşım benimsemek gerekir. Bu kapsamda geliştirdiğimiz ve Sihirli Dokunuş olarak adlandırdığımız Magic Touch yöntemi ile 45 yaş altı için Princess Touch ve 45 yaş üstü için Queen Touch olmak üzere iki ayrı yaklaşım benimsiyoruz. Cildin nelere ihtiyacı olduğunu belirliyor, hastanın kusurlarını kapatmaktan ziyade cilt kalitesini düzeltecek uygulamalardan hastaya özel bir kombinasyon oluşturuyoruz. Böylece sorunu değil, onu tetikleyen faktörleri ortadan kaldırarak ciltteki gençleşmenin uzun süre kalıcı olmasını sağlıyoruz.” diye konuştu.